Açıklama
Son Sürgün, bambaşka bir hayatı, mevcut düzeni ve onun tüm değerlerini reddetmiş olanların dünyasını anlatıyor. Gizemli, zengin ve ahlâklı uygarlıktan vazgeçenlerin, gönüllü olarak “sürgün”ü, “yeraltı”nı seçenlerin hayatına “içerden” bakıyor.”Yarın”ı olmayan bir dünyadır onlarınki…Karınlarını doyurmak için çalmaktan çekinmezler, uyuşturucuyu severler, sekse bağımlılık derecesinde düşkündürler, arkadaşlıktan ise hâlâ vazgeçmemişlerdir…Dragan Babic, toplumun içinde yaşamaktansa uçurumun kenarında seksek oynamayı seçen “anti-kahramanlar” aracılığıyla uygarlığımıza ayna tutuyor…Puslu, lekeli ve kana bulanmış bir ayna…Dragan Babic, Son Sürgün’de irinleşmiş, kangrenleşmiş çıkışsız bir sistemin labirentinde kendi kanserlerini kutsayarak erksiz gözyaşları ve uzamı sınırlayan daracık mekânlarda yankılanmaktan öteye varmayan çığlıklarıyla, yerin dibinde gönüllü bir sürgün hayatı yaşayan kahramanların hayatına yöneltiyor, nazarlarını.(…) Toplumun baskısı ve sistemin soğurmacılığından ‘compulsive’müptelalıklarla kurtulmaya çalışan kahramanlar, cinselliği, kendinde bir eylemden ziyade bir oyun, bir micro alan yaratma aracı ve özgürleşebilme imkânı olarak gördükleri için cinsel haz ile ölüm arasındaki sırat köprüsünde yaşıyorlar. Ahlâkın, aklın, iktidarın dışlanması ve sorgulanması amacı olarak karşımıza çıkan bu tür bir cinselliği de ‘porno’ olarak adlandırmak pek mümkün gözükmüyor.”Hande Öğüt / Radikal KitapBabic kitabında, yıkılıp dağılan ve o küçük parçalardan güç almaya çalışarak yeniden kendi dünyalarında kendi ‘anlam’larını arayan küçük bir grup insanın iç parçalayıcı bir ağıtını anlatıyor. Şimdi bu ağıt neden toplatılarak hayatımızdan söküp alınmak isteniyor? Neden hâlâ hayatlarımızı değersizleştiren bu anlamsızlık denizinde boğuluyoruz.Neden hâlâ bunları konuşuyoruz. Neden saf ve gerçek olan bu edebiyatı tartışmıyoruz, tartışamıyoruz da hemen onu yok etmenin yollarını bulma konusundaki hünerlerimizi(!) sergiliyoruz! Neden?”Ertekin Akpınar / Cumhuriyet Kitap