Açıklama
Afrika ve Arap edebiyatının en önemli yazarlarından Tayeb Salih, 1929 yılında Sudan’da doğdu. Hartum Üniversitesi’nde eğitim gördükten sonra, Kuzeye Göç Mevsimi‘nin kahramanı gibi, İngiltere’ye gitti. BBC’nin Arapça bölümünü yönetti, ardından UNESCO’da çalıştı. Çok iyi İngilizce bilmesine rağmen romanlarını kendi dilinde kaleme alması direniş kültürünü benimsemesindendir.
Sadece dili ile değil seçtiği konularla da direnişi sürdüren Tayeb Salih’in Afrikalı veya Afrikalı Arap olarak toplumsal, dini ve politik kimliğini sergilediği romanları Batı’da ses getirmiş, pek çok dile çevrilmiştir. Kısa hikâyeleri modern Arap edebiyatının en iyileri arasında sayılan Salih’in “Urs al Zayn” (“Zeyn’in Düğünü”) romanından uyarlanan Arapça film 1976 yılında Cannes Film Festivali’nde ödüllendirilmiştir. 1966 yılında Beyrut’ta yayımlanan Kuzeye Göç Mevsimi 2001 yılında Arap Edebiyatı Akademisi tarafından 20.yüzyılın en önemli romanı ilan edilmiştir.
Batı literatürüne olduğu kadar klasik Arap yazınına, İslam ve Tasavvuf literatürüne de hâkim bir yazarın Doğu-Batı sorununa bakışını yansıtan Kuzeye Göç Mevsimi, yoksul bir Sudan köyündeki basit yaşamı, köy halkı arasındaki karmaşık ilişkileri, geleneklerin boğucu baskısını ve bütün bunlarla çevrili bireyin özgürlük arayışını anlatıyor; yedi yıl Avrupa’da eğitim görüp Sudan’a, Nil kıyısındaki köyüne dönen anlatıcının, köyde tanıştığı Mustafa Said’in, Said’in karısı Hasna’nın ve Sudan’ın hikâyesini…
Bu kısa romanın görünürdeki hikâyesinden çok daha derin göndermeleri ve yananlamları var. Edward Said Kültürel Emperyalizm adlı incelemesinde Tayeb Salih’in kurgusunun son derece bilinçli bir şekilde Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği romanını izlediğini ve tersine çevirdiğini söyler. Kuzey’den Güney’e, Güney’den Kuzey’e olan müdahale ve geçişler, Conrad’ın çizdiği sömürgeci gidiş-geliş yörüngesini genişletip kabarıklaştırır. Salih sömürgeci edebiyatın kendine mal ettiği kurgusal toprakları gerçek sahipleri adına geri istemekle kalmaz, Conrad’ın görkemli düzyazısında boğulup kalmış farklılıkları ve bunların imgesel sonuçlarını da dile getirir.
Kuzeye Göç Mevsimi sömürgecilik deneyiminden geçmiş bir Üçüncü Dünya ülkesindeki kültürel değişim ve kimlik meselesi üzerine kurulu yakıcı bir roman.