Açıklama
Günümüz Fransız edebiyatının en büyük yaratıcılarından Michel Tournier, son yapıtı Kaynak ve Çalı‘da kolektif bilincin kristalleşmiş örnekleri olan mitoslardan hareketle anlatısını kuruyor. Temel kaygısıysa, Batı kültürünün temelini oluşturan mitoslarla İncil’de yer alan meselleri sorgulamaksızın tüketen günümüz gündelik hayatına müdahale ederek başka yaşama imkânlarına işaret etmek… Eski çağlardan günümüze, insanların bitip tükenmeyen “Vaat Edilmiş Topraklar” arayışının hikâyesi olan Kaynak ve Çalı, bir göç söyleni aslında; geçmişten günümüze insanlık tarihinin en sıcak konularından biri olan “göç ve göçmen” olgusuna yeniden bakmayı deneyen bir roman. İnsanlığın bütün çağlarında kesintisiz bir akışla süren göç; aşk, öfke, kıskançlık ve savaş kadar sahici ve insana özgü bir eylem. İnsanoğlunun çalıdan kaynağa, ateşten suya ulaşma çabasının anlatımı bir anlamda. Toplumların yazgısını etkileme gücüne sahip olan göç olgusu, aynı zamanda bireysel kaderin akışını tamamen değiştiren bir özelliğe de sahip. Éléazar’ın hayatını tümüyle değiştirmesinde olduğu gibi…
Rahip Éléazar, patatesleri kırıp geçiren vebanın hüküm sürdüğü anayurdu İrlanda’yı karısı ve çocuklarıyla birlikte terk ettiğinde yıl 1845’tir. Yolculukları, Amerika’nın Doğu sahiline ayak basıldığında bitmeyecek, Éléazar’ın kendisine rehber kıldığı Kutsal Kitap’ın yol göstericiliğinde devam edecektir. Hedef, Kutsal Kitap’ın “Vaat Edilmiş Toprakları” olan Kenan Ülkesi’yle özdeşleştirdiği Kaliforniya’ya ulaşmaktır. Colorado çölünde yaşadığı deneyimin mistik karakteri, Éléazar’a Kutsal Kitap’ı ilk kez gerçek anlamıyla okuduğunu düşündürür. Kendi yazgısını, Musa’nın yazgısı ışığında anlamlandırır. Alevli Çalı ile hayatsuyu Kaynak arasında, Yehova ile İbrani halkı arasında kıvranıp kalan Musa’nın dramını kendi yaşamının özü olarak kabul eder…
Éléazar’ın yaşamının Musa’nınkine paralel olarak anlatıldığı bu kitap, güçlü bir mitolojik altyapı ve sarsıcı bir kurguya sahip. Aynı zamanda Amerika’nın az bilinen topraklarında geçen, yerliler, kanun kaçakları, nesli neredeyse tükenmiş bizonlar ve çıngıraklı yılanlarla örülü, “western” motifleriyle bezeli bir serüvenle de karşı karşıyayız…