Açıklama
Eyvah… O beni kurtarıp temizleyecek derken galiba ben onu kendi ruhumun korkunç dünyasına çekeceğim… Fakat… Fakat benim ne kabahatim var? Ben hangi fena maksadın kurbanıyım sanki? Hiç… Bir kere parasızlığın büsbütün tesirsiz olduğunu nasıl söylerim… Her şeyin başlangıcı o… Sonra içimdeki bu melun şeytan… Her şeyi imkânsızlığı nispetinde bana cazip gösteren, beni olmayacak şeylerin hasretiyle kavuran bu korkunç his…
Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan romanında öncelikle hüzünlü bir gençlik aşkı hikâyesi anlatılır. Söylediği ile yaptığı arasında bir türlü denge kuramayan ve “içindeki şeytan”ın etkisinde kalarak gelgitler yaşayan Ömer’le konservatuar öğrencisi Macide’nin aşkı, dönem gençliğinin umutları, beklentileri ve siyasi eğilimleriyle birlikte resmedilir. Sahnenin arka planında devletin imkânları ile üniversite çevrelerinde ve yüksek mevkilerde konuşlanmış, aralarında profesörlerin, yazarların, şairlerin bulunduğu güç sahibi insanlar yer alır. Güçlü Turancılık eleştirisi nedeniyle Türkçü çevrelerin tepkilerini üzerine çeken roman, mevki ve zenginlik peşinde koşan aydınlara yönelik vurguları nedeniyle de aydın kamuoyunda tartışmalara yol açar.”İçimizdeki şeytan”ın acizlikten, tembellikten, bilgisizlikten ve daha da önemlisi “hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı”ndan beslendiğine işaret eden Sabahattin Ali, diğer eserlerinde olduğu gibi İçimizdeki Şeytan romanında da bizi görmek istemediğimiz yanlarımızla yüzleştirir. Hayatın içinde filizlenip gelişen kötülüğü, bu kötülüğün sıradanlaşan dinamiklerini gösterir.İçimizdeki Şeytan, gerek tartışma konusu yaptığı sorunların güncelliği, gerek kötülüğün kaynağına işaret eden psikolojik çözümlemeleri ve gerek canlı karakter tasvirleriyle günümüze de iz düşüren benzersiz bir roman.