Hırsızın Günlüğü

Orijinal fiyat: 192,00₺.Şu andaki fiyat: 144,00₺.

Jean Genet. Çocukluğunda “piç” ve öksüz. Büyüdüğünde “hırsız”, eşcinsel ve yazar. Babasının kim olduğu belli değil. Annesi ise onu doğar doğmaz terk etmiş. Küçüklüğünü geçirdiği yetimhaneden 10 yaşında kaçar.

Barkod: 9789755391564 Dizi: Yeraltı Edebiyatı

Stokta

Açıklama

Jean Genet. Çocukluğunda “piç” ve öksüz. Büyüdüğünde “hırsız”, eşcinsel ve yazar. Babasının kim olduğu belli değil. Annesi ise onu doğar doğmaz terk etmiş. Küçüklüğünü geçirdiği yetimhaneden 10 yaşında kaçar. Tıpkı daha sonra yerleştirildiği her yerden ve katıldığı sömürge birliklerinden kaçtığı gibi… Hayatını Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde hırsızlık, kaçakçılık gibi suçlar işleyerek sürdürür. Sık sık hapse girer. Fransa’da hırsızlık suçundan onuncu kez yargılanması sonucu müebbet hapse mahkûm edilir. Yazdığı ilk roman André Gide, Jean Cocteau ve Jean-Paul Sartre gibi ünlü yazarların dikkatini çekince, bu yazarların cumhurbaşkanına verdikleri dilekçeyle cezası affedilir. Fransa’daki toplumsal hareketlerden Filistin mücadelesine, Amerika’daki Kara Panterler hareketine kadar çok sayıda mücadeleye, anarşizan bir tavırla destek vermiştir.

Yaşamın en ücra köşelerine, hırsızların, fahişelerin, eşcinsellerin, pezevenklerin dünyasına son derece şiirsel bir dille, derin ve incelikli ruhsal çözümlemelerle nüfuz eden Hırsızın Günlüğü, aynı zamanda otobiyografik öğelere rastlanılan bir yapıttır. Erkek egemen toplumun iktidarına, söylemlerine ve davranış kodlarına hem “karşı”dan meydan okumuş, hem de bu iktidarın “erkek” ve “polis” nitelikleriyle özdeşleşmenin küçültücü hazzını yaşamış olan Genet, kendi deyimiyle “korkak, hain, hırsız ve eşcinsel”dir. O, aşağılanmanın ve kendini aşağılamanın en üst mertebesinde bir “aziz” gibi dolanırken, tamamen dışında kaldığı “bizim dünyamız”a tuttuğu aynada, ahlakdışılığın, ihanetin, şiddetin imgelerini bir geçit töreni görkemi içinde seyrettirir.

Yeraltında yaşayan, toplum dışı bu “serseri”nin hayatı, birçok insanın dokunmaya bile cesaret edemediği kimi değerlere hayatın içinden yapılan bir saldırıdır. Bu hayat Hırsızın Günlüğü’nde bir şiire, fakat vahşi bir şiire dönüşmüştür.

Hırsızın Günlüğü, yanıbaşımızda duran ve görmezden gelinen bir dünyanın içerden betimlenişidir.

Yasadışının estetiğiyle tanışmak için…

Künye

Marka

Yayın No

66

Dizi

Dizi No

55

Orijinal Adı

Journal du voleur

Yazar

Çevirmen

Yayıma Hazırlayan

Son Okuma

Düzelti

Kapak Düzeni

Sayfa Sayısı

256

Boyut

13 x 19,5 cm

Baskı

5

Basım Yeri

İstanbul

Yayım Tarihi

Yazar

Jean Genet

(D. 19 Aralık 1910 – Ö. 15 Nisan 1986) Paris’te doğdu. Evlilikdışı bir çocuk olduğu için annesi tarafından terk edildi, on yaşına değin bir yetimhanede ve Morvan’da bir çiftçi ailesinin yanında kaldı. On yaşındayken girdiği ıslahevinden 1926’da kaçarak Fransız sömürge birliklerine katıldı. Kısa bir süre sonra oradan da kaçtı ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde hırsızlık, kaçakçılık olaylarına karışarak tam bir serseri gibi yaşadı. İşlediği suçlar yüzünden sık sık hapse girdi. 1948’de Fransa’da hırsızlık yüzünden onuncu kez yargılandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Bu arada, 1942’de hapiste yazmış olduğu Notre-Dame des fleurs (Çiçeklerin Meryem Anası) adlı ilk romanı André Gide, Jean Cocteau ve Jean-Paul Sartre gibi ünlü yazarların dikkatini çekti. Bu yazarların cumhurbaşkanına verdikleri bir dilekçe üzerine bağışlandı.Romanlarında oldukça şiirsel bir dil kullanan Genet, kendi özyaşamından yola çıkarak, yakından tanıdığı yeraltı dünyasını korkusuzca betimler. Hırsızlar, katiller, kaçakçılar, fahişeler, eşcinsellerle dolu olan bu dünyanın pisliği ve şiddeti, Genet’nin güçlü anlatımıyla şaşırtıcı bir güzellik kazanır. Oyunlarında ise bu özyaşamsal yöntemi bir yana bıraktığı görülür. Oyun kahramanlarının da romanlardaki insanlar gibi toplumdışına itilmiş kimseler olmalarına karşın, onun bu oyunlarda yaşamla ilgili düşüncelerinin özünü dile getirmeye çalıştığı söylenebilir.Genet bu yapıtlarında yaşamın bir tanımını vermeye çalışır. Ancak ona göre, yaşam yaşanarak kavransa bile, tam anlamıyla açıklanamayacağı için böyle bir tanım olanaksızdır. Her insanın bir kimliği vardır ama insan kendi kimliğini algılayamaz; kendisinin düşsel bir yansısını başka bir insanın gözünde görebilir.

0