Açıklama
Çağdaş Fransız edebiyatının yenilikçi ve putkırıcı yazarlarından Philippe Sollers, Hayran Olunası Casanova başlıklı bu ilginç çalışmasında, XVIII. yüzyılın adı dillere destan olmuş en renkli kişiliklerinden birini, yani Giacomo Casanova’yı, anılarından yola çıkarak, yepyeni bir bakış açısıyla irdeliyor.
Kökleşmiş ve yüzeysel bilgilerimizle sadece çapkınlığın bir timsali olarak göregeldiğimiz, ancak yaşamının ardındaki feylesofça derinlikten pek haberdar olmadığımız ünlü “Seingalt Şövalyesi”ni her şeyden önce “yazar” olarak yeniden ele alıp, bu serüvenci ve uçarı adamın ruh derinliklerine nüfuz ediyor. Sollers, “Casanova’nın bir yazar olması istenilmedi. Ondan bir gösteri hayvanı yaratıldı. Onun sahte bir imgesi sunulmaya çaba harcanıyor. Üzerine filmler yapan sinema yönetmenleri onu sağı solu belli olmayan bir adam, bir aşk makinesi, neredeyse bunak ya da gülünç bir kukla gibi tanıttılar,” diye yazarak, bir yazar olarak hakkının fazlasıyla yendiğini düşündüğü Casanova’ya, hem duygudaşlıkla yaklaşıyor, hem de onu derinlikli bir kültürel donanımın verileri içinde değerlendirmeye çalışıyor. Sollers’e göre, üzerinde durulması gereken gerçek sorun, Casanova’yı, gizlemeye saklamaya gerek duymadan okuyup okuyamayacağımızı, ya da daha kötüsü, anlattığı her şeyi bayağı buluyormuş gibi okuyup okuyamayacağımızı bilmektir.
Yazarın, kitabında, biz XXI. yüzyıl okurlarına yönelttiği en can alıcı soru, bu ilginç XVIII. yüzyıl adamını okuyacak kadar “özgür” olup olmadığımızdır. Çünkü Sollers’e göre, Giacomo Casanova, her şeyden önce ve özellikle, “geleceğe ait bir adamdır.”
Aklı hakikat yoluna çağırabilmek için işe onu aldatmakla başlamak gerektiğini öğretmeyi seviyorum. Karanlıklar herhalde ışıktan önce vardı.
Giacoma Casanova