Açıklama
Rio’ya ayağımı basar basmaz gördüklerimle, yaşamımda o ana kadar hiçbir şeyin beni böylesine güçlü etkilemediğini kavramıştım. Aynı zamanda hayran kalıp sarsılmıştım. Çünkü beni burada bekleyen sadece, deniz, dağlar, kent ve tropikal bir doğadan oluşan eşsiz bir manzara değildi, o güne kadar bilmediğim çok değişik bir tür medeniyet de dikkat çekiyordu.
S. Zweig
Stefan Zweig 1936 yılında konferanslar vermek için geldiği ve haftalarca kaldığı Brezilya’da yaptığı uzun yolculuklarda dünyanın bu beşinci büyük ülkesinin balta girmemiş ormanlarını, insan ayağı basmamış yörelerini, Amazon bölgesini, eşsiz doğasını, büyük kentlerini, her gittiği yerde karşılaştığı hoşgörülü, sıcak insanlarını tanımış ve tüm izlenimlerini son kitaplarından biri kabul edilen Brezilya – Geleceğin Ülkesi’nde toplamıştır. Zweig’ın bu Güney Amerika ülkesine, doğasına ve insanlarına âşık olduğunu anlatımındaki içtenlikte görüyoruz. Sonsuz topraklarda çok değişik kökenli milyonlar yaşasa da Brezilyalı’nın yaşam sevinci, iç huzuru ve her yabancıyla çabucak ve sorunsuz anlaşması Zweig’ı hemen büyüleşmişti. Hümanist görüşlü, kozmopolit yazarı gittiği sayısız ülke arasında en çok heyecanlandıran ülke Brezilya olmuştu. Onun coşkusunu bu yapıtında görmemek mümkün değil. İkinci Dünya Savaşı’nın eşiğinde, Nazilerin güçlendiği, Avrupa’nın kendi kendini çökertmeye başladığı yıllarda her şeyiyle olağanüstü ülke Brezilya ona bir cennet gibi gelmişti.