Açıklama
“Ölümsüz”den “İtiraf”a, “Sıkıyönetim”den “Kayıp”a, “Müzik Kutusu”ndan “Amen”e uzanan bir çizgide, “politik film” geleneğinin önemli bir parçasına dönüşen Costa Gavras sineması, bir yandan ana akım sinema formlarıyla uyum içinde görünürken, diğer taraftan da Batı anlatı geleneğinde var olan “rahatlatıcı” etkiyi bozma, seyirciye çığırından çıkmış bir dünyada yaşadığını hatırlatma gibi önemli bir işlev üstlenmiştir. Popüler anlatının bütün araçlarıyla popüler olmayan bir sinemanın sınırlarını yokladığı da öne sürülebilecek bu sinemanın, Brecht’in de işaret ettiği gibi, “hayatı olmasa da, onu değiştirmeye soyunanları değiştirmeyi hedefleyen” bir yaklaşımın izlerini taşıdığı öne sürülebilir.
Çalışmasına, sinema ve felsefe yazınımızın önemli kalemi Veysel Atayman’dan aldığı ilhamla başlayan Elif Atayman’ın, yerinde bir kararla “sinema” ve “politika” kavramlarını da tartışmaya açtığı eserin, özellikle politik film türünü tanımlama çabalarına önemli katkılar sağlayacağına ve yeni bir sinemanın mümkün olduğuna inananlara rehberlik edeceğine inanıyoruz.