Açıklama
Tehlikeyi çağrıştıran adına münhasır az çok güçlü bir boksör ya da güreşçi olduğu söylenebilirdi. Yani, güç ve güzellik bir aradaydı Billy Budd’da. Yiğitliği dillerde dolaşırdı. Karada şampiyon, denizde sözcü; imkân varsa her durumda herkesten daha ön planda olurdu. Fırtına çıktığında, yelkenleri camadan ile sıkıca küçültür, bir ayağı üzengi üstünde, iki eliyle miyama halatını, bir Flaman atına binercesine dizgin gibi çekerdi. Bu sırada duruşu azgın atı Bukefalos’u dizginleyen genç Büyük İskender’i anımsatırdı. Gürleyen gökyüzünde boğayı boynuzlarından yakalayıp silkeleyen bir figürmüşçesine yatay serenler üstüne dizilerek çalışan tayfaya coşkuyla seslenir ve onları yüreklendirirdi…
Yüz sene süren bir edebi çoraklık döneminden sonra, Melville’in lanetli adalarında, şeytansı esir gemilerinde, biçimsiz evlerde, yıkılan kulelerde, tıkırtı sesi gelen masalarda, ürkünç fabrikalarda, hastalıklı kulübelerde ve kentin boş tuğla duvarlarında belki de yalnızca kendi kişisel korkularımızı değil, aynı zamanda bizatihi Melville’in de gerçeğini okuyabilecek bir durumdayız artık. Melville’in anlatılarına duyulan inatçı ilgi, cesaretin kırılması, ters tepki veren enerjisinin büyüsü altında olsa da, gerçeği öğrenme isteğinden başka bir şey değildir… Melville sezgisel olarak geniş bir düzleme uzanmak ister; öykülerinde bile kozmik ilgilerin titreşimleri ve işaretleri yankılanır…
John Updike