Açıklama
Bay Blanc, düzeni, sükûneti, rahatlığı seven tipik bir küçük burjuva karakteridir; maceradan, risklerden ve yaşamda karşılaşılabilecek hesaplanamaz sürprizlerden ürken, hayatında bunlara yer vermemek için çabalayan biri. Ne var ki güvenli bir hayat kurma çabası ile içinde saklı tutmaya çalıştığı sahici duyguları arasındaki gerilim, bu tanıdık hikâyeyi bir anda psikolojik bir gerilime dönüştürüveriyor.
Bay Blanc’ın hayatında belirleyici rol oynayan üç kadın hem onun çelişkilerinin simgesi hem de yazarın romanın satır aralarına gizlediği eleştirel gözlemlerinin aracı haline geliyor. Cambridge’te âşık olduğu ama İsviçre’de kendine güvenli bir yaşam kurmak uğruna terk ettiği Heike; uzun yıllar hayatındaki tek kadın olarak kalmayı başaran annesi; annesinin ölümünden sonra bir gazete ilanı sayesinde tanıştığı, dul bir kadın olan Vreni. Bu kadınlar arasında yaptığı tercihlerle hayatını deyiş yerindeyse bir zorunluluklar hapishanesine çeviren Bay Blanc, ancak annesi ve Vreni’nin ölümünden sonra, Heike ile gecikmiş bir duygusal hesaplaşmaya girişiyor ama ne yazık ki bu arada Heike’nin ölmüş olması, Bay Blanc’ı, Heike’ye ve simgelediği daha sahici bir yaşama duyduğu özlemi bir ütopya olarak yaşamaya zorluyor.
Yazar Roman Graf, pek çok ödül almış bu ilk romanında, kırklı yaşlarından başlayarak yaşamının son dönemine kadar bizleri Bay Blanc’ın ruhsal portresinin tanığı haline getiriyor. Yanı sıra Bay Blanc, anlatım dili açısından da göz ardı edilemeyecek kadar çarpıcı ve sürükleyici bir roman.