Açıklama
Oidipus’un öyküsünde hep Oidipus’u suçladık; annesiyle evlenmesini sapkınlık olarak kabul edip “ödip kompleksi”ne onun adını verdik. Oysa oğlunun yaşayabileceğini ve kendisini bulabileceğini uman Iakoste değil midir? Sapkın ve çocuk istemeyen bir adamla evlenip hamile kalmak ve çocuğunu doğar doğmaz terk etmek sapkın bir ilişkinin kurbanı olmayı istemek anlamına gelmiyor mu? Aralarındaki ilişkinin “ensest” olduğunu aynı anda öğrendikleri halde neden intihara yönelen Iakoste oluyor?”Bu kitabın konusu anne olmaktır” diyor Estela Welldon, “tüm iyi güçleri”nin yanı sıra bazen de “sapkınlık gücü”yle annelik. “Anneler birer melektir, çocuklarına asla yan gözle bakmazlar” ya da “sapkınlık erkeklere özgüdür, kadınlar olsa olsa nevrotik olurlar” gibi ön kabulleri sorgulayan yazar, çocuğunu taciz eden veya hırpalayan annelerin yahut fuhuşa yönelen kadınların da “sapkın” olabileceğini ileri sürüyor ve iddialarına klinik deneyimlerinden kanıtlar getiriyor.Çocukluğu yeterli ana-baba ilgisinden yoksun geçen ya da ana-babasının cinsel saldırısına maruz kalan kadınların hem kendi bedenine hem de çocuğuna karşı sapkın tutumlar geliştirebileceğini ya da fuhuşa yönelebileceğini gösteriyor. Kadınların kendi bedeninde, çocuğunun ya da müşterisinin bedeninde anne ve babasından intikam alma olasılıklarını irdeliyor.Juliet Mitchell’in kitaba yazdığı önsözdeki sözleriyle “Artık hiç kimse anneliği idealleştirme ya da alçaltma kolaylığına kaçmasın; toplumsal politikalar ve psikolojik anlayış, insan olma zorluğunun merkezindeki nokta olan anneliğin yerli yerini almasını sağlamaya çalışmalı” ve Welldon’un deyişiyle “Bir annenin gücünü kimse küçümsememelidir.”İlginç bir tez, kadınlar ve erkekler hakkında yaratıcı bir bakış, aynı zamanda cüretli.” Juliet MitchellSon derece önemli bir kitap, kadınlarla tedavi ilişkisi içinde olan herkes okumalı.” Joseph SandlerCüretli ve kışkırtıcı… Bu kitap pek bilinmeyen gerçekleri açığa çıkarması açısından değil, aynı zamanda sapkın ve patolojik anneliği anlamanın insani yönüne ışık tutması açısından da kayda değer bir çalışma.” Joyce Mcdougall