Açıklama
Meslay Sokağı’na geçerken başka neler düşündüm, aklıma gelmiyor şu an. Hepsi uçmuş gitmiş belleğimden. Bir an durup bir
suçluyu andırmadığımı, herkes gibi sıradan bir görüntüye sahip olduğumu kendi kendime tekrar ettiğimi hatırlıyorum sadece.
Hem niye bir katili andırayım ki? Nasılsa bunların hepsi kurmaca. Kimseyi öldüremeyeceğimi biliyorum.
“Ölüm, bir monoloğun sona ermesidir.” Tristan Bernard’a ithaf edilen bu sözler, maktul için olduğu kadar katil için de geçerlidir.
Maktul için sona eren iç kavga, katil için yeniden ve daha şiddetli bir şekilde hayat bulur. Tristan Bernard’ın bu kitaptaki katili,
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sındaki Raskolnikov’u andırır. O da zor durumdadır, onun da paraya ihtiyacı vardır, onun da
yaşamına son verdiği insan, toplumun sırtında bir çıbandır. Ama katilin gözünde. Katil bu tereddütler ve kendisine konduramadığı
katil damgasıyla sürekli bir mücadele içerisindedir. Cinayet gerçekleştikten sonra ise bütün dünyası yakalanma korkusu ve bunun
onda yaşattığı stresle kuşatılır. Ancak katil aynı zamanda zeki ve soğukkanlıdır. Ele geçirdiği parayı güvenli bir yere yerleştirdikten
sonra kaçış yolculuğuna başlar. Amacı olay gazetelerde bir üçüncü sayfa haberi olup unutulduktan sonra normal hayatına devam
etmektir. Gezerek çalışmaya imkân veren mesleği bu açıdan onun için mükemmel bir kamuflajdır. Şehir şehir dolaşarak, bir
vasıtadan diğerine geçerek, yolculuk planını sürekli değiştirerek izini kaybettirmeye çalışır. Lâkin hayat, bütün planları bozacak
sürprizler barındırır…