Açıklama
Bina yedi katlıydı; sağ ayak bileğinin üst tarafında varis yarası olan otuz dokuz yaşındaki Winston, merdivenleri aralarda durup dinlenerek ağır ağır çıktı. Posterdeki o kocaman yüz, çıktığı her katın asansör kapısının karşısındaki duvarda, gözünü dikmiş ona bakıyordu. Herkesin her hareketinin takip edildiğini kafalara sokmak üzere tasarlanmış posterlerden biriydi bu. Altında, BÜYÜK BİRADER SENİ GÖZETLİYOR, yazıyordu.
Tarih yeniden yazılabilir, tarihteki isimler kayıtlardan silinebilir, sadık işçiler mezbahaya yollanabilir ama insan hafızası unutmaz. Tanklar meydanlara sevk edilebilir ama öyle kritik bir an gelir ki birtakım küçük insanlar o tankların önüne dikilir. Devlet liderleri, ayetullahlar, imamlar fetva vermeye devam edebilir ama aynı anda farklı devrim türleri de gerçekleşebilir. Siyasi ve ahlaki açıdan büyük bir aydın olan George Orwell, Avrupalı aydınların çoğu gibi, yüzyılın eşitlikçi ve proleter devrime yöneldiğini varsaydığı bir dönemde kitaplarını yazmıştı. Bugünse bizler yüzyılın gizli devriminin belki de aslında burjuvazinin materyal devrimi ya da girişimci topluluklarının devrimi olduğunu görüyoruz. Orwell’ın beklentisi bu değildi; böyle bir şey arzulamayacağı da kesindi. Orwell 20. yüzyıldaki o bilindik umudu, yani sosyalist devrimin toplumu dönüştüreceği ya da yeniden kuracağı umudunu taşıyordu. Onun ilgilendiği nokta, devrimin onlar adına yapıldığı söylenen kişilerin genelde devrimden fayda gören değil, devrimin kurbanları olmalarıydı; bu yüzden bu insanların görevi iktidar düşkünü liderlerine karşı çıkmaları ve onları devirmeleriydi…