Açıklama
Elinizdeki kitap silahlı bir başkaldırı hareketinin nasıl sivilleşip “söz alarak” alternatif bir direniş deneyimine dönüştüğünün hikâyesidir. Güneydoğu Meksika dağlarında yeşeren ve Zapatizm olarak kendini tanıtan bu son derece özgün deneyim, sivil toplumla geliştirdiği farklı siyasal ilişkilerden ötürü çok kısa bir zamanda uluslararası boyutta bir “öteki siyaset” seçeneği haline gelebilmiş ve alternatif küreselleşme hareketinin temel taşlarından birini oluşturabilmiştir.
Varoluşunu iktidarın fethi üzerine kurgulayan klasik sol düşünceden tarihsel bir kopuş olan Zapatist “öteki siyaset”, ele geçirmek değil, inşa etmek; iktidar olmak değil, iktidar dışı alanlar, yani otonomiler üretmek; çoğunluk için ve çoğunluk adına hareket etmek değil, farklı tekilliklerin çoklu birlikteliğine köprü görevi görmek gibi hedefler koyar önüne. Ancak kendisini örnek alınacak bir model ya da ulaşılacak bir hedef olarak görmez; önceden çizilen hedeflerin ve tanımlanmış kimliklerin dışında kalan süreğen bir isyankârlık halidir Zapatizm. John Holloway’e göre itaati ve iktidarı dışlayan, devralınan tarihsel mirasla insan onurunun yeniden inşasını öngören bir süreçtir. Zapatizmde onur, tüm unutulmuşlar ve dışlanmışların başkaldırıyla birlikte yoğrulacağı etik hamurdur; yöneten/yönetilen ayrımının kaynağı olarak gördükleri iktidara karşı gelmenin birincil itici gücünü oluşturur.
Bir süre Chiapas’ın Lacandón Ormanları’nda Zapatist gerillalarla birlikte yaşayan Meksikalı gazeteci G. M. Ramírez’in aynı zamanda Meksika toplumsal muhalefet güncesi olarak da okunabilecek kitabı, Zapatist sözcü Marcos’un betimlemesiyle, bir “duvar halısı-ayna”ya benziyor. Ateş ve Söz için şöyle diyor Marcos: “Öyle evin bir duvarına, yatak odasına falan asılamaz. Ama ona başınızı uzatır, bizi ve kendinizi arayabilirsiniz. Orada hem bizi hem de kendinizi bulacağınızdan eminim ben.”
Avrupa esinli sol, eskiden en azından Latin Amerika’da, devrimin halkı kurtaracak bir şey olduğu düşüncesiyle şekillenmişti. Bu, devrimin Aydınlanma’dan kaynaklanan ve ya uygarlık ya barbarlık şeklindeki eski şema üzerine inşa edilmiş Mesihçi vizyonuydu. Buna göre devrimci entelektüellerin misyonu, her zaman kara cahil kitleleri uygarlığın ışığıyla aydınlatarak cehaletten kurtarmaktı. Chiapaslı isyancılar şimdi tam tersini öneriyorlar: Onlar için hakikat, dışarıdan veya yukarıdan değil, aşağıdan geliyor.
Eduardo Galeano