Açıklama
Julian Barnes, 1980’de yayımlanmış ve kendisine Somerset Maugham Roman Ödülü’nü de kazandırmış olan ilk romanı Metroland’de, Christopher ve Toni adlarındaki iki gencin değişik, çarpıcı ve alışılmadık özellikler taşıyan “duygusal eğitimleri”ni anlatıyor. Yeniyetmelik döneminin bütün iniş çıkışlarına açık olan Christopher’la Toni için, bir yanda hem sevilen hem nefret edilen okul; hem sevilen hem nefret edilen aile; ama öte yandaysa, özgür düşlerinin simgesi ve belki de bir gün onları Gerçek Yaşam’a götürecek olan bir tren hattı vardır.Bu hat, yani Metroland, daha çok öznel bir ruh halinin ifadesidir. Toplumun yerleşik değerleriyle dalga geçmeye, hatta zaman zaman onlara meydan okumaya kendilerini fena halde kaptırmış olan söz konusu bu iki gencin arzularıyla özlemleri -aşk, seks, para- aslında, öteki gençlerinkinden pek de farklı değildir. Ne var ki, adına yaşam denilen o özel trende yol aldıkça, birtakım köklü başkalaşımlar geçirdiklerini, birbirlerinden gitgide uzaklaştıklarını, hatta bir noktada çatıştıklarını fark ederler. Bu hiç kuşkusuz, evlenip daha geleneksel yaşam yolunu tutanla (Christopher), daha çizgidışı kalanın (Toni) kaçınılmaz çatışmasıdır.İşte Julian Barnes, Metroland adlı bu son derece başarılı “oluşum” romanında, alametifarikası haline gelmiş olan kendine özgü o ironik üslubuyla, bizleri bu özel tren hattının bütün duraklarından geçirerek, tadına doyulmaz bir yazınsal yolculuğa çıkarıyor.Bütün ilk yapıtlar Metroland kadar komik, düşünce ve incelikle dolu olsa, romanın öldüğünden söz edilemez.”New StatesmanMetroland nefis bir kitap; keskin, nükteli ve gözleme dayalı.”Listener